Günaydınlar herkese,
Sonunda olan oldu. Ağlamadım dersem yalan olur.Ağladım, bazen sarsıldığımı bile farkettim.Ağlamayanlara saygı duyuyorum.Zira inancımızı yitireli de çok olmuştu.Herkes aynı hızla adapte olamıyor olmak istemiyor.Ben maalesef birisi gözlerimin içine manalı baksa ağlayabilen bir insanım,neyse bunu geçelim
Tek tek bölüm hakkında yorum yapamayacağım.Zaten Sinem,Teoman,Desire gayet güzel anlatmışlar.Daha ne ilave edilebilir ki?
Ama Berna konusunda haklı çıktığım için mutluyum. Ben de Ekin'in yere çöktüğü sahnede koyverdim kendimi.Gülser'in hastanedeki haykırışında koyverdim, Feryal'in repliklerinde koyverdim,İsmet'in hıçkırıklarında koyverdim, Kurti'nin '' annemin yüzüne bakamıyorum '' demesinde bile koyverdim kendimi.Bu bölüm görebildiğimiz tüm oyuncular tek tek çok iyiydi.Tek güldüğüm yer Kurti ve ameliyat edilen soğan sahneleri idi.
Bu muhteşem tango bir öpüşmeyi içerseydi eminim içimizin yağları erirdi..Yine de o tek kişilik yatağa bile kucak kucağa sığışmaları çok ama çok güzeldi.Ekin için ailesi herşeyden önemli bu doğru ama artık kendisi de ayrı bir aile, neden eşi ve çocuğunun resmi yoktu ve neden Sarp'a son bir kez sarılamadan girdi içeriye.Bunlar da bana koyverdi.
Sarp her ne kadar ağlamasa da o ibranameyi imzalarken yaşadığı duygusal karmaşa, sanki eşinin ölüm fermanına attığı imzanın altında eziliyor olması, hiç tanımadığı bir adama içini boşaltması...çok etkileyiciydi.
Ekin 'in koridorda yürürken Gülser'in koştuğu sahnede çalan şu müzik ise benim iyice dağıldığım andır.
Şunu söylemeden geçemeyeceğim Yasemin Ergene gerçekten çok ama çok güzel bir genç bayan.Bir insana daha doğrusu bir kadına kel olmak ancak bu kadar yakışır.Üstelik neredeyse yüzünde hiç makyaj yoktu.
Eminim 44 te beklediklerimizden daha fazlasını bulacağız, hem hüznü,hem acıyı daha çok yaşayıp gözyaşlarını daha çok akıtacağız.
Eleştirilecek hiç mi bir şey yoktu ? Vardı efendim vardı.Olmaz mı.Ama delip deşip çok irdelemeyeceğim.Ancak en azından bir karıkocadan çok iki aşığın ayrılma sahnesi bu olmamalıydı.Hem bu kadar yakın ama bir o kadar uzak olmayı nasıl başarıyorlar?Bu da bir senaryo tekniği mi ? Yoksa Yasemin ve Keremcem'e mi sormak lazım bilemiyorum.
Gelecek sezon içinse ilk defa bir ışık gördüm bu bölüm Sarp'ın Ekin' söylediği şu cümlede;
_ Bunu da atlattıktan sonra birikmiş bütün mutluluk kredilerini kullanacağız.
Umarım bu bir parmak bal olarak kalmaz.
Ha unutmadan sayın Bülent İşbilen, sayın senaristler bakın, biz beğenmeyi ve beğenilerimizi dile getirmeyi de biliyoruz.
Yani biz neyi nerde nasıl yapacağımızı iyi biliyoruz.Bizler bilinçli insanlarız.Bugün , 30 bölüm sonra , birazcık mutlu olarak( ???? ) izlediğimiz bir bölüm için şükredecek , bir fragmandan destanlar yazacak hale gelmiş olmamız ise aslında bizim dramımızdır.
Sevgiler,
Yer imleri