Selin Nickli Üyeden Alıntı
Muhabbeti bölüyormuş gibi olmayayım ama o kadar sevmediğimiz Emrah'ı mumla arar olduk. Ne günlere kaldık.
Emrah Yamaç'ı tehdit etti sonra Yamaç bunu serbest bırakmak zorunda kaldı. Buraya kadar klişe. Ama sonra Nazım'la portakal sefaları izlemeye değerdi. Portakalları Nazım hazırladı. Bardaklardan birine zehir koyduğu sırada Emrah'a, "İnsan kardeşini zehirler mi?" diye sordu Sena'yı kastederek . Emoş da "Yapılması gerekiyodu yaptım" dedi ZEHİR lafına dikkati çekilen zehir zemberek bi zekası olduğu için. O anda Nazım da zehirli olan bardağı kardeşine vermeye karar verdi. Uzattığı bardağı Emrah'ın almayacağını bilerek zehirli olanı kendine yakın tuttu. Emrah da ters köşe yapmak için gidip onu aldı Nazo'nun elinden, ama ava giderken kendisi avlandı. Bardağı içmeye başlayınca aslında zehir etkisini hemen göstermedi, Nazım Baykal'dan söz açınca nerden geldiği belli olmayan bi kurşuna kurban gitti. Aslında silahı içeri Emroş sokmuştu. Daha önceden. O an "Artık ölmez bu Emrah kedi gibi 9 canlı" dedik ama sonra ZAFER BENİM edasıyla portakalı son yudumuna kadar içince Nazım'ın zehrine kurban gitmiş oldu. Güzel bir sahneydi, ben de güzel anlattım şimdi mütevazılik edemeyeceğim.



Evet gayet güzel anlatmışsın çok teşekkürler 

Aaa evet doğru biliyordum The Godfather esinlenmesi olduğunu, atlamışım o ayrıntıyı.. Hatta ben bu konuda bu başlığa yazmıştım. İlk bölümlerini izlemiştim ya o zamanlar karşılaştırmalar yapmıştım diye hatırlıyorum. Ama artık The Godfather'dan uzaklaştılar diye düşünüyorum.. Ordan karakterleri almışlar, bazı ince detaylarını ve bazı sahnelerini almışlar sonrasında da kendi yollarına bakmışlar gibi.. Bana kalsa keşke tam bağlı olsalardı

Ama Godfather'dan uyarlama olduğu jenerikte yok galiba..
Bağlı kalmamaları konusunda bir Selimle ilgili kısma seviniyorum. Orda Selim'e denk gelen karakterin ölüm emrini veriyordu Yamaç'a denk gelen karakter ve o kardeş öldürülüyordu pişman olduğu halde.. Michael'ın aldığı bu karara hep üzülmüşümdür. Ama işte Corleonelar unutmazlar, intikamlarını hep alırlar.. Adam kardeşini bile affetmedi
Gerçi hükümdarlıkları bunun üzerine kurulu.. Yanlışı hiç affetmedikleri için karşı taraf bunu biliyor ve ona göre davranıyor.. Corleonelara yanlış yapacak olan kişi bunu ikinci, üçüncü defa düşünmek zorunda kalıyor.. Michael dedi ki bakın ben kardeşimi bile affetmiyorum ona göre ayağınızı denk alın.. Ama ben yine de üzülmüştüm o kardeşe, pişman da olmuştu, affedildiğini de düşünüyordu.. Yamaç'ın ise Michael gibi bir karar vereceğini düşünmüyorum.. Zaten Koçovalıların Corleonelar gibi bir itibarı da yok, onlar kadar güçlü ve söz sahibi de değil.. Zaten itibarları yerlerdeyken Yamaç'ın bir de Selim'den intikam almasına gerek yok o yüzden
Ama Cumali Selim'e kök söktürür gibime geliyor.
TurkeyStyler Nickli Üyeden Alıntı
Bu sahnede "senin icin ölürüm" demelerinin sadece bos laf olmadigini, gerektiginde gercekten ölümü göze aldiklarini gördük. Ama Selim böyle degildi, digerleri icin ölümü göze almadi (yalniz birkeresinde Medet Yamac'i vurmak isterken Yamac'in önüne atlamasini es gecmemek lazim). Ilk bölümde Idris'in kalp krizi gecirme sebeblerinden biri de Selim'in Kahraman'i kurtarmaya calismamasini ve saklanmasini ögrenmesiydi. "Abisini koruyamadigi" icin Selim'e öfkeliydi, Kahramani korumak pahasina kendini siper etmesini bekledi. Baska bir yorumunda Selim'in Cukur'u sahiplenmemesinden bahsetmistin, iste mesele aynen budur. Idris bu yüzden Selim'e karsi tavirliydi, ailesini sahiplenmedigi icin.
Ben de Selim'in yerinde olsam Rus ruleti oynamam zaten aptallıktan başka bir şey değil
İdris'in adamları ona olan sadakatlerini göstermek için böyle bir şey yapmışlar ama gereksiz artistlikler.
O sahneyi hatırlıyorum, işte İdris'in Selim'in abisini korumadığını anladığındaki hayal kırıklığını ve kalp krizi geçirmesini.. Selim'i benim gözümde eksilere düşüren de bir detaydır bu.. Ne olursa olsun abisine bu denli kalleşlik yapmamalıydı, abisi için resmen kılını bile kıpırdatmadı, kendi can güvenliğini sağlayıp onun ölmesine göz yumdu..
İdris'in birbirine bağlı bir ailesi olmasını istemesini anlıyorum ama bu uğurda evlatlarının isteklerini göz ardı edip onlara söz hakkı tanımamasını bencillik ve despotluk olarak görüyorum.
************
Sevgili Saykos'un yorumundan alıntı..
Veee sırada karakuzular... Karakuzular bence şu an Vartolu'nun en tehlikeli halinden daha tehlikeliler. Vartolunun "paralı askerleri" ve arkasında birbirinin kuyusunu kazan, birbirine bağlı olmayan bso vardı -karizmatik olmak bile kurtaramadı onları - , karakuzuların ise onlara minnetle bağlı dezavantajlı, onları kurtarıcı melek olarak gören ,başka şansı olmayan, çaresiz çocukları var. Paralı askerlerden bin kat daha tehlikeliler. Çünkü yalnızlar,kullanılmaya açıklar ve canlarından başka kaybedecek hiçbir şeyleri yok. Mahsum diziye çok yakışmış. Çeto'nun aksine gerçekçi bir karakter olmuş. İçimden bir ses ilk çözülme Mahsum'dan gelecek diyor. Gri bir karakter bekliyorum Mahsum'dan... Çeto ise biraz daha uçuk, gerçek dışı, karikatürize bir kötü karakter. Aynı zamanda en kibar ifadeyle manyak sapığın teki.. Çoğumuzun birlikte portakal suyu içmek isteyeceği kadar nefretimizi kazanacak belli. Sanki senarist yazarken biraz Joker, biraz da Floki katayım demiş gibi. Meşhur repliği bilirsiniz. Sanki bir anda Çeto kameraya doğru dönecek ve "why so serious anam babam" diyecek gibi hissediyorum.
Çeto şu an dizide en çok merak ettiğim karakter. Nasıl bu hale geldi, nasıl delirdi, yüzündeki yara izi nasıl oldu? Ailesinin onu satmasının ötesinde bir şeyler de var bence Çeto'da. Hayatın en önemli dönemi çocukluk. Çeto'da en büyük yarasını çocukken almış olmalı. Diziyi sırtlarsa iki Erkan sırtlar gibi geliyor bana.
Umarım ne Çeto ne de Mahsum İdris'le bir akrabalığınız yoktur.
***************
Aklıma Grange'ın ''Koloni'' kitabı geldi.. Orda da çocuklardan oluşan bir suç çetesi kuruluyordu.. Ama öyle bir suç çetesi kurulmuştu ki yetişkin suç çetelerinden bile daha tehlikeliydi.. Sebep de çocukları etkileyip onları hakimiyet altına almanın daha kolay olması hem de çocukların acıma duygusunun daha az olması.. Mesela kedilere eziyet eden çocukları düşünelim.. O kedinin canının ne kadar çok yandığını tam olarak tasavvur edemezler ve o yüzden fazlasıyla acımasız olabilirler.. Kitaptan bir alıntı yapayım;
Onlar çocuktular...
En mükemmel elmasların saflığındaydılar...
Ne ufak bir lekeleri...Ne de en ufak bir kusurları vardı...
Ve ne de en ufak bir günahları...
Ama onların saflığı kötülüğün saflığıydı...
Karakuzular da bu hesap diyeceğim de işte onlar bana yine de yeterli gelmiyor.. Aslında pek de bir vasfı olmayan çalakalem hareket eden bir çete gibi..
SOS: Cümlelerim koyu renk oldu düzeltemiyorum karıştı hep 
Yer imleri