Adem ve psikiatristi sahnesinde gözyaşlarına boğuldum
Sevilmediğini hissederek büyüyen bir çocuk, bir gün çok sevilirse panikler, çünkü sevilmek hiç bilmediği ve aşina olmadığı bir duygudur....saçmalar, kötülük yapar, hainleşir, hırçınlaşır...bunun sonucunda yeniden sevilmemeye başladığında ise tuhaf, mazoşist bir rahatlama yaşar....çünkü o sevilmeme duygusu tanıdıktır....güven verici bir histir.
Ne kadar da doğru bir saptama.....zaten kitaptaki Alâ’da bunu anlatıyor psikiatristine.....vallahi bayıldım sahneye ve verdiği mesaja.....hele oyunculuklar müthişti
Ve Ülfet ile Esma merdivenlerde karşılaşırlar sahnesinde Meral hanım döktürdü.....oyunculuk resitali verdi, hem de tek bir söz etmeden sadece bakışları ile.....bayıldım.....ayakta alkışladım....(gerçi bir hırs, bir kıskançlık, o dönemde bir genç kız için bu derece büyük ve marjinal bir harekete sebep olabilir mi diye düşünmedim değil....yani Ülfet, zorla evlendirildiği adamı, adam tutup öldürtmüş haa vay anasını....)
Ve Garip’in evlenme teklifini masada çocuklarına açıklayan Esma....sen de tatlısın, sen de haklısın....sen de doğrusun...... ne diyeyim.....ama işte Türk ailesi, örfleri, adetleri...bana çok saçma gelmeyen,ama, aslında hiçte mantıklı olmayan....insanlığın var oluşundan bu yana değişmemiş Oedipus kompleksi yani anneye aşık olan erkek evlat figürü....O’nu kimse ile yakıştırmayan, anneyi cinsiyetsizmişcesine başka bir erkekle yanyana dahi düşünemeyen erkek kafası.
Ve bu durumu kabullenebilmek için alkole başvuran Boran kardeşler....ve bu ortamı daha da keyifli, eğlenceli, gerçekçi hale getiren Arif.....müthişti....çok gerçekti, çok doğaldı....çok başarılıydı. Eğer Arif’i canlandıran oyuncu o masada hararetle bir şeyler anlatırken o rakı kadehini sahiden yanlışlıkla düşürdüyse ve sahnenin çekimini bozmadan devam ettiyse helal olsun....yok o kadeh elinin çarpmasıyla devrilir detayı senaryoda yazılıydı ve oyuncu o anı o derece doğal oynadıysa bin kere daha helal olsun....ne kadar hayata dair, ne kadar bizden, bizlerin hayatından bir kesitti....vallahi bravo
Ve Fikret, sana karşı her zaman temkinliyim, o derece temkinliyim ki, dizinin son bölümünün son sahnesine kadar senin için iyi birşey söyleyemeyeceğim....evet, şu an, yine çok tehlikeli, çok üstüne vazife olmayan, çok güven vermeyen bir işe soyundun....yine tehlikeli sularda yüzüyorsun, ama, Allahtan bu sefer yanında Arif var.....eğer bu işe tek başına kalkışsaydın yine çuvallayacağından adım gibi emin olurdum...fakat şimdi bir umudum var. Belki bu sefer Arif’in de yardımı ile kedi olalı bir fare tutarsın da beni de mahcup edersin.
Ve Garip, genç halini mi daha çok beğeniyorum, yoksa şimdiki yaşlı ve olgun halini mi bilmiyorum...ama vallahi her biri bir diğerinden düzgün.....hem mesleğin icabı, hem de akıllı ve duyarlı bir karaktere sahip olman sayesinde öyle akıllı, öyle yerinde hareketler yapıyor, öyle doğru şeyler söylüyorsun ki....helal olsun.....sadece gençliğinde yaptığın evlilik ve diğer ilişkilerin biraz abartılıymış ama onlar bile anlaşılabilir seviyede ve kıvamda kalmış.
Ve Dilara, bebeğinin yaşadığını saklamayacaktın Adem’den....bir tek orada yanlışsın kardeşim, şimdi öğrendi, ne yapacaksın bakalım? Nasıl çıkacaksın işin içinden?
Ben bu diziyi seviyorum....yeni sezonun ilk 3 bölümünde falan olumsuz ve iç karartıcı sahneler, durumlar, konular fazlaydı....dozaşımı yapmıştı bende...oysa bu dizi bu değil
Bu dizi hem dram, hem komedi, hem gerilim, hem aşk, hem heyecan, hem stres, hem keyif, hem gözyaşı....ve hepsinden biraz....ve hepsinden gerektiği miktarda ne bir gram fazla, ne bir doz eksik...yani işte bu son 2 bölümdür olduğu gibi, olması gerektiği gibi
Yer imleri