Cevap: Fazilet Hanım ve Kızları - Replikler
Yağız: Evet yemek hazır, sen de bayağı acıkmışsındır herhalde? Buyur. Hazan? (Hazan ses vermez..) Bak en iyi aşçılar yalnız yaşayanlardır derler, ben de bayağı iddialıyımdır bu konuda.
Hazan: Espri mi yaptın şimdi? Açlıktan ölsem senin pişirdiğin şeyi yemem!
---
Yağız: Günaydın. Şunu iç midene iyi gelir.
Hazan: Hayatımda ilk defa içki içtim, saçmaladım diye seninle misafircilik oynayacak halim yok. Şu sistemi mi neyi açıyorsan aç ben gidiyorum artık! (kapı çalar..)
Yağız: Açılacağı varmış.
---
Hazan: Şimdi sıra bu paçavralarda mı?
Yağız: Paçavra mı biraz ağır olmuyor mu?
Hazan: Valla bu üstümdeki kadar ağır değil! Biliyor musun, bu ruhsuz püsküllü saçmalıktan kurtulduktan sonra yine kendim gibi görüneceğim. Bu saçma çekimler, bu aptal elbiseleri bütün o Egemen zırvalığı artık hayatımdan çıktı!
Yağız: Egemen zırvalığı demişken, sen artık Egemen Kozmetiği temsil ettiğine göre oğlan çocuğu gibi takılmak istemezsin herhalde dimi?
Hazan: Sen ne-
Yağız: Sözleşmeyi dün gece imzaladın. Artık resmi olarak Egemen Kozmetiğin yüzü sensin.
Hazan: Sen bana sarhoşken sözleşme mi imzalattın? (Sözleşmeyi parçalar..) Al çerçeveletip duvara asarsın artık, ben gidiyorum!
Yağız: Yalnız o aslı değildi zaten. Ama seni rahatlatacaksa daha çok fotokopisini yaptırırım dilediğin kadar yırtarsın. (:puhaha:)
Hazan: Sen dalga mı geçiyorsun benimle ya! Nasıl bir oyun bu?
Yağız: Hazan daha önce de söyledim oyun falan yok. Sen can yakmak istiyorsan böyle kaçıp saklanarak bunu yapamazsın. Bu işi yapacaksın. Ama sözleşme zoruyla değil, sen babanın savaşçı kızıysan bunu yapacaksın! Eğer 10 yaşında limon satarken korktuğu karanlıklara şarkı söyleyerek yürüyorsan, ilk kalp ağrında da arkanı dönüp gidemezsin.
:love:
Cevap: Fazilet Hanım ve Kızları - Replikler
19.Bölüm
Hazan: Beklediğin haber geldi herhalde, ne zaman belli oluyormuş?
Yağız: En kısa zamanda.
Hazan: En kısa zaman ne? 5 gün mü, 1 hafta mı, 10 gün mü? Yani babalık testi bu hemen öyle yarına belli olmaz ki.
Yağız: Yarın belli olacak.
Hazan: Parayı bastırdık, hallettik diyorsun ha?
Yağız: Aynen öyle diyorum Hazan bir sıkıntın mı var!
Hazan: Evet benim var, senin yok mu! Hiçbir şey olmasa bile, babanın ya babanın mezarını gizlice açtırdın sen yok mu sıkıntın?
Yağız: Hazan, rica ediyorum sınırlarımı zorlama lütfen!
Hazan: Ben mi! Sen sınırları zorluyorsun ya. Hamile bir kadını kandırdın, doktorları satın aldın, babanın mezarını açtırdın ya bu nasıl bir soğukkanlılık, nasıl bir gözü dönmüşlük!
Yağız: Hadi yeter artık! Hadi üstü kapalı konuşma, hadi açık açık söyle hadi bekliyorum. Babanın kemiklerini sızlattın de hadi! O mezarda yatan Hazım Egemen benim babam ve kimse benim babamı aptal yerine koyamaz! Tamam mı, kimse benim babamı kullanamaz. Ve ben o adamın oğluyum ve buna izin vermeyeceğim. İstediğini düşün hakkımda, istersen gözü dönmüş de istersen acımasız de ve sana bir şey söyleyeyim mi hayatta hiçbir şey aptal yerine konmaktan daha acı değildir. Hatırladın mı?
Hazan: Bel altı vuruyorsun.
Yağız: Tamam, eğer gerçekten kardeşinin karnındaki bebek benim de kardeşim olsun o zaman sen de bel altı vur ama eğer öyle değilse, babamın kanını taşımayan bir bebeğe babamın soyadını vermeyeceğiz. Bunun parayla da ilgisi falan yok bu saygıyla ilgili. Benim babama ve soyadıma duyduğum saygıyla ilgili Hazan ve tartışmaya da açık değil. Bak babam çocuklarının kahramınıydı ve hep öyle kalacak. Kardeşlerimin hatırasındaki o kahramanın silinip gitmesine izin vermeyeceğim ve aylarca o reşit olmayan bir kızla- (uzun bir sessizlikten sonra..) Babamın hatırasına bu hakareti ettirmeyeceğim, bu kadar!