Sinestezi Nickli Üyeden Alıntı
Yeni başlık hayırlı olsun :)
Sevgili zaman yolcusu mesajına yorum yapacaktım, eski başlıkta kaldı :) ben de kopyala yapıştır yapayım dedim :)
"Dergide Tunayla yaptığı konuşmada "Kimse alınmasın ama sen olmasan yine en büyük kaybım sen olurdun diyen Deniz Aslan.. kimse alınmasın derken ki o kimse kim ?
Bütün yaptığı arkadaşlık vurgusuna rağmen, lunaparktan çıktıkları sahnede elinde oyuncak varken, lunaparktan bahsederek "iyi ki o kapıdan girmişiz, iyi ki o kapıyı açmışsın" diyen Deniz ,geçen hafta ben o lunaparktan çıktım diyen Denizle çelişiyor sözlerin,Zira o söze karşılık Tunada "iyi ki benle bu kapıdan girmeyi kabul ettin" cevabını verdi..Şimdi söyle Tuna bu sözler karşılığında umutlanmasında ne yapsın ? Çünkü lunapark Denizle Tuna ilişkisinde duyguları anlatmanın bir yolu olarak kullanılmıştı..
Yiğitin "bırak şu arkadaşım masalını Deniz ,artık senin seçim yapman gerekiyor" dediği sahne .
Hep dedim ya ben Denizin Tunaya hislerinin arkadaşlıktan öte olduğuna inandım diye,ilk kez Yiğitin de artık böyle düşünmeye başladığını anladım o sahnede..
Tuna bu hikayede şu anda çok acı çekiyor olsa da bu yaralar illaki kapanacak ve bu hikayenin aslında tek kazananı Tuna demiştim.....Ve bu fikrimi daha da perçinledi bu bölüm.Tuna öyle güzel sevildi ki Deniz tarafından kendi bile farkında değil.....Tuna gibi sevmek derdim,hala da derim ,ama Denizin Tunayı sevmesi de bir başkaymış.....
Sen Tunaya aşık olmadın Deniz ,ama sen Tunayı sevdin dedim hep...Deniz Aslan iyi ki Tunaya aşık olmamışsın,çünkü anladım senin nazarında sevmek aşktan da üstün....
Ve ben hala diyorum, Deniz Aslan sen kendin bile bilmiyorsun aslında kimi sevdiğini...Durmadan arkadaşlık vurgusu yaparak Tunayı mı ikna etmeye çaılıyordun yoksa kendini mi ? Yiğitle bir aşka başlamış olmanın ağırlığı altında niye eziliyorsun...Seninki Tunayı üzmemekten öte birşey gibi görünüyor,yol ver gitsin...Üstelik de aslında yol verip gittiğinde iyileşeceğinin farkındasın belki de...Niye hala onun hayatında olmak istiyorsun,mutlu olacaksa umutlansın diyorsun..
Sen Tunayı kaybetmeyi göze alamıyorsun Deniz Aslan...Herşeyden geçerim senden geçemem diyorsun.Aşkına bunca zorluklardan sonra kavuşmuşsun bırak Tunayı hem o iyileşsin hem de sen aşkının yanında ol..Bırak Tunayı derken sırtını dön Tunaya demiyorum elbette..Ama senin tavırların arkadaştan öte be Deniz...Hatta yeni frgmanda Tuna bile senin tavırlarından dolayı gel de vazgeç bu aşktan diyorlar bir de gibi bir cümle söylüyor...Olmuyor Deniz Aslan olmuyor..."
Ben Tuna'nın aşkını anlatmayı seviyorum. Deniz'in hislerini ise senin kaleminden okumayı tercih ediyorum.
Valla o "kimse alınmasın"daki kimseyi ben de çok merak ettim. Yiğit'ten başka aklıma gelen biri yok. Deniz'in Yiğit'in yanında böyle konuşması da ayrı bir tartışma konusu.
Bir bölüm önce "lunaparktan çıktım" diyen Deniz şimdi "iyi ki o kapıdan girmişiz" derken sadece Tuna'ya umut vermedi, izleyicinin de kafasını karıştırdı.
Yiğit'in "bırak şu arkadaşım laflarını" serzenişine gelince.. Daha öncesinde Deniz'in Tuna'yı sevmediğini düşünen, hatta bunu Tuna'ya karşı sürekli dile getiren Yiğit fikir mi değiştirdi bilmiyorum. Bana ikisinin arasındaki ilişkinin sandığından çok daha özel olduğunu gördü gibi geldi. Tabi gerçekte ne demek istedi tam olarak emin değilim.
Bu bölümde Deniz'in davranışlarını vicdanla açıklayamıyorum ben kusura bakmayın. Bambaşka bir şey izledik biz. Senin dediğin gibi zaman yolcusu gerçekten seven bir insan gibi davrandı Deniz. Hatta ikisinin geçmişini bilmeyen biri o arkadaşım lafları olmasaydı "ne büyük aşk" diye izlerdi bölümü.
Sürekli "arkadaş" vurgusu ise havada kaldı ne yazık ki. Bu tavrı biraz da hareketler ile destekleseydiniz insanlar da bu defter kapandı derdi. Ancak mevcut durumda tek söyleyebileceğim bu pilav daha çok su kaldırır.
Son olarak tekrar anladım ki Tuna'nın Deniz'in hayatından çıkması onun için bir opsiyon değil cidden :)
Yer imleri